ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI

                                                    Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası: 

ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Atatürk daha Kurtuluş Savaşı' nın başlangıç döneminde dış politikanın temel ilkelerini belirlemiştir. Atatürk' ün ''Yurtta barış, dünyada barış. '' ilkesi çerçevesinde hareket eden Türkiye Cumhuriyeti bölgesinde ve dünyada itibarlı bir ülke olmuştur. Milli Mücadele Dönemi' nin dış politikadaki temel hedefi, yeni Türk Devletini milletlerarası alanda tanıtmak olmuştur. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti' nin Kuruluş döneminde dış politikanın esaslarını oluşturmuştur. Türkiye'nin modern anlamda anlamda bir milli devlet olarak uluslararası alanda meşrutiyet kazanması Lozan Konferansı ile gerçekleşmiştir. Lozan Barış Antlaşması ile birçoğu yüzyıla dayanan siyasi, ekonomik, askeri ve hukuki sorunlar çözülmüş, Türkiye dünya devletleriyle yeni bir siyasi ve hukuki düzen kurmuştur. Lozan Barış Antlaşması günümüzde de gerçekliğini sürdürmektedir. Bu nedenle de Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır. 1923-1930 yılları arasında Türk Dış Politikasını meşgul eden dış sorunlar, Lozan Konferansı' nda çeşitli sebeplerle kesin olarak sonuçlandırılmamış konular ile Konferansta çözüme kavuşturulmuş ancak uygulama aşamasında çıkan sorunların ulusal çıkarlara uygun biçimde çözümüne dönük çabalardır.
 UYARI:
 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasının Temel Hedefleri: 
*Türk Devletine milli bir nitelik kazandırmak,
*Tam bağımsızlığı gerçekleştirmek,
*Yabancılara tanınan ayrıcalıkları kaldırmak,
*Türk Devletini çağdaş ve modern bir ülke haline getirmektir.
 =Türk Dış Politikası= 
*Barışçıldır.
*Akılcıdır.
*Gerçekçidir.
*Milli çıkarları ön planda tutar.
*Bağımsızlığa önem verir.
*Çağdaşlaşmayı hedef alır.
*Milli güce dayalıdır.
*Hukuka bağlıdır.
*Eşitliği esas alır.
 =ATATÜRK DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ DIŞ SORUNLAR= 
Kurtuluş Savaşı 24 Temmuz 1923'te imzalanan Barış Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Ancak bu antlaşma ile bazı sorunlar çözümlenememiştir. Ayrıca bazı sorunlar antlaşmada çözümlense de uygulama sırasında yaşanan durumlardan dolayı yeni sorunlara zemin hazırlamıştır. Bu sorunlar Atatürk Dönemi Türk Dış politikasında önemli bir yere sahip olmuştur.
 Lozan Barış Antlaşması sonrası sorunlar şunlardır:
*Musul Sorunu
*Yabancı Okullar Sorunu
*Dış Borçlar Sorunu
*Nüfus Mübadelesi
*Boğazlar Sorunu
  Musul Sorunu: 
Musul Sorunu

Lozan Antlaşması'nda çözülemeyen sorunlardan belkide en önemlisi Musul Sorunu'dur. Musul,Osmanli Devleti topraklarında yer alırken Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İngilizler tarafından işgal edilmişti. Misakımilli'ye göre de Musul Türkiye sınırları içinde yer alıyordu. Ancak Lozan Barış Antlaşması'nda Musul'la ilgili şöyle bir madde yer almıştı.


Lozan Antlaşması 3. Madde: 
 ''Türkiye ile Irak arasındaki sınır, işbu antlaşmasının yürürlüğe girmesinden başlayarak dokuz aylık bir süreç içinde Türkiye ile İngiltere arasında dostça bir çözüm yoluyla saptancaktır. Öngörülen süre içinde iki hükümet arasında bir anlaşmaya varılmazsa, anlaşmazlık Milletler Cemiyeti Meclisi'ne götürülecektir. Sınır çizgisi konusunda alınacak kararı beklerken Türk ve İngiliz Hükümetleri, kesin geleceği bu karara bağlı olan bu toprakların şimdilik durumundan herhangi bir değişiklik yapacak nitelikte hiçbir askeri ya da başka bir harekette bulunmamayı karşılıklı olarak yükümlenir.''

 Türkiye ve İngiltere bu maddeye uygun olarak sorunun çözümü için 19 Mayıs 1924'te İstanbul'da bir araya geldiler. Ancak görüşmede çözüm çıkmadı. İngilizler, Musul Sorunu'nu kendi çıkarları doğrultusunda çözmek istiyorlardı. Çünkü Musul petrol açısından zengin bir bölgeydi. İstanbul görüşmelerinde bir çözüme ulaşılamayınca Musul Sorunu, 1924 yılında Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Bu tarihte Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne üye değildi. İngiltere ise cemiyetin kurucu üyelerindendi. Milletler Cemiyeti'nde sorunun araştırılması için bir komisyon kuruldu. Komisyon 1925 Eylül'ünde Milletler Cemiyeti'ne sunduğu raporda, Musul'un Irak'a katılmasını önerdi. Türkiye karara hukuki gerekçelerle itiraz etti. Ancak Musul bölgesi İngiltere'ye bırakıldı. Karar Türkiye tarafından tepki ile karşılandı. Ancak bu sırada çıkan Şeyh Sait ayaklanması ve ülkenin savaştan yeni çıkmış olması nedeniyle karar kabul edildi. Milletler Cemiyeti'nin kararına göre Türkiye ile İngiltere arasında 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı.
 Ankara Antlaşmasına Göre: 
*Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye İngilizlerin Mandası konumunda olan Irak'a bırakıldı. Bugünkü Türkiye - Irak sınırı belirlenmiş oldu.
*Irak, Musul petrollerinden sağlayacağı karın %10'unu 25 yıl süreyle Türkiye'ye verilecekti. (Türkiye bir kereye mahsus olmak üzere 500.000 İngiliz Sterlini alarak bu hakkından vazgeçti.)
 Yabancı Okullar Sorunu: 
Yabancı Okullar Sorunu
İstanbul Amerikan Robert Koleji
Osmanlı Devleti döneminde eğitimde birlik yoktu. Ülkede birçok okul vardı. Bunlar arasında yabancıların ve azınlıkların kurduğu okullar da vardı. 1914'te ülkede,azınlıkların kurduğu 2596 ilkokul, yabancıların 215 ilkokul ve 8 orta öğretim okulu bulunmaktaydı. Bu okulların denetimi de yapılmıyordu. Yabancı okullara karşı Atatürk, başlangıçtan itibaren kararlı bir tutum içindeydi. Lozan Antlaşması'nda da yabancı okullar sorunu gündeme geldi. Antlaşmaya göre yabancı ve azınlık okulları Türk okullarının kanun ve yönetmenliklerine tabi olma şartıyla varlıklarını sürdürebileceklerdi. Lozan Antlaşması'yla birlikte bu okullara daha önce tanınan ayrıcalıklar ortadan kaldırıldı. 3 Mart 1924'te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve daha sonra çıkarılan diğer kanun, yönerge ve genelgelerle bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Bu okullardaki eğitim öğretim etkinliklerini Türk Hükümeti düzenleyecekti.
 Türk Hükümeti, 1925-1926 yılında okulların çalışma şartlarını yeniden düzenledi.
*Yabancı okullarda Türkçe, Tarih ve Coğrafya dersleri Türk öğretmenler tarafından Türkçe okutulacak. *Yabancı okullar Türk müfettişler tarafından denetlenecek.
 Alınan bu kararlar, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere yabancı devletlerin tepkisine yol açtı. Eski ayrıcalıklarını devam ettirmek isteyen yabancı devletlerin tüm itirazlarına rağmen Türk Hükümeti bu durumu bir iç sorun olarak gördü ve yabancı devletlerin karışmasına izin vermedi. Belirlenen kararlara uymayan okullar kapatıldı.
 Dış Borçlar Sorunu: 
 Lozan Barış Antlaşması ile Osmanlı Devlet'inde kalan dış borçlarının nasıl ödeneceği ile ilgili karar alınmıştı. Ancak 1929 Dünya Ekonomik Krizi nedeniyle borçların düzenli şekilde ödenmemesi üzerine Türkiye, Fransa'dan borçların ertelenmesini istedi. Paris'te gerçekleştirilen görüşmeler sonucu, 22 Nisan 1933'te imzalanan bir antlaşmayla ilk anlaşmadan daha uygun bir ödeme planı kabul edildi ve bu tarihten itibaren dış borçlar düzenli olarak ödenmeye başlandı.
 Nüfus Mübadelesi (Değişimi):

Nüfus Mübadelesi
Mübadele sonucu gemiler ile taşınan göçmenler 
Lozan görüşmelerinde ele alınan konulardan biris de Türkiye'deki Rumlar ile Yunanistan'da kalan Türkler konusuydu. Lozan'da alınan karara göre Türkiye'de kalan Rumlar ile Yunanistan da alınan karara göre Türkiye'de kalan Rumlar ile Yunanistan'da kalan Türkler Mübadele (nüfus değişimi) edilecekti. Bu karara İstanbul'da yerleşmiş olan Rumlar ile Batı Trakya'daki Türkler için geçerli olamayacaktı. Lozan'dan sonra nüfusun değişimi için iki ülke arasında komisyon kurularak çalışmaya başlandı. Ancak uygulamada bazı sorunlar çıktı. Yunanistan, İstanbul'da daha fazla Rum nüfusunu kalmasını sağlamak istiyordu. Bunun için yerleşim tarihine bakılmaksızın İstanbul'daki bütün Rumların mübadele dışında bırakılmasını önerdi. Bu öneri taraflar arasında anlaşmazlık yaşanmasına neden oldu. Bu nedenle iki ülke arasında nüfus mübadelesi ile ilgili 1926 ve 1930 yıllarında yeni anlaşmalar yapıldı. 10 Haziran 1930 tarihinde yapılan antlaşma ile Batı Trakya Türkleri etablı (yerleşik) sayıldı ve iki ülke arasında nüfus mübadelesi gerçekleştirildi. Böylece sorun çözümlenmiş oldu.
 Nüfus mübadelesi sorun çözülmesi,
*Türkiye ile Yunanistan arasında iyi ilişkiler kurulmasına 
*Balkan Antantı'nın yapılmasına ortam hazırlamıştır.
 Montrö Boğazlar Sözleşmesi: 
Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Ülkemiz sahip olduğu jeopolitik konum nedeniyle önemli avantajlara sahiptir. Bu jeopolitik avantajlardan biri de İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahip olmasıdır. Boğazlarımızla ilgili Lozan Antlaşması'nda Türkiye'nin egemenliğini kısıtlayıcı kararlar alındı. Lozan'da boğazların askerden arındırılarak silahsızlandırılmasına karar verildi. Ayrıca boğazlardan her türlü gemilerin geçişi de serbest hale getirildi. Denetimi ise Türkiye'nin başkanlığını yaptığı uluslararası bir komisyona bırakıldı. Boğazlarımızda oluşan egemenliğimizi kısıtlayan bu sorun özellikle 1930 yılında bazı ülkelerin (Almanya, Japonya ve İtalya) hızla silahlanmaya başlaması üzerine önemli bir güvenlik sorunu haline dönüşmeye başladı. Türkiye yeni bir dünya savaşının belirtilerini ortaya çıktığı bu dönemde kendi güvenliği için boğazları silahlandırmayı ve Boğazların yönetimini üstlenmeyi istiyordu. Bunun üzerine Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne başvurarak Boğazlarla ilgili durumun yeniden gözden geçirilmesini istedi. Bunun üzerine 20 Temmuz 1936'da İsviçre'nin Montrö kentinde bir konferans toplandı. İngiltere, Fransa, Sovyet Rusya, İtalya, Japonya, Yunanistan, Yugoslavya ve Türkiye'nin katıldığı konferans sonucunda Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Bu antlaşma ile Boğazlar üzerindeki Türk egemenliği kesin olarak sağlandı.
 Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Önemli Maddeleri: 
*Boğazlardan ticaret gemilerinin her iki yönde geçişi serbest olacaktır.
*Savaş gemilerinin boğazlardan geçişi, barış ve savaş haline göre ayrı statüye bağlandı. Yabancı savaş gemilerinin boğazlardan geçişi kısıtlandı ve bazı koşullara bağlandı.
*Türkiye, savaşa girer veya bir savaş tehlikesi ile karşılaşırsa boğazları istediği gibi açıp kapatabilecektir. *Boğazların savunması Türkiye'ye bırakılarak, Türkiye Boğazların her iki yakasında asker bulundurabilecektir.
*Lozan Antlaşması'nda kurulan boğazlar komisyonu kaldırılarak bütün yetkileri Türkiye Cumhuriyeti'ne devredebilecektir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin Sonuçları:
*Türkiye'nin egemenlik haklarını kısıtlayıcı hükümler ortadan kaldırılmıştır.
*Türkiye'nin sınır güvenliğini artırmıştır.
*Boğazlardan geçiş, Türkiye ile Karadeniz'e kıyısı olan devletlerin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde düzenlenmiştir.
*Türkiye'nin uluslararası alanda önemli ve saygınlığı artmıştır.








Yorum yok "ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI"

Yorum Gönder